• Kybele

    ANA TANRIÇA KÜLTÜ ve ANNELER GÜNÜ

    ANA MI BABA MI?

    Şimdi arkadaşlar, sert bir giriş olacak ama Ana Tanrıça aslında Baba Tanrı fikrini doğurmuştur desem bana inanır mısınız? Ağır geldi biliyorum ama durun bir açıklayayım...

    HOMO ERECTUS

    Neden bu kadar geriye gittim ki ben? Hah hatırladım, ilk insanların yani HOMO SAPIENS'lerin ANNESİ bu kişilikler. 1.8 milyon yıl diyoruz düşünün artık. (Hoş onlardan evvel AUSTRALOPITHECUS'lar var ama o kadar geriye ben gidemeyeceğim, özür dilerim...) Milyon nedir bildiniz mi? İnsanlık tarihinin mihenk taşı resmen. Aslına bakarsanız bilimsel konuşmamak gerekirse. Bildiği dikine duran şempanze demek HOMO ERECTUS... Yuval Noah Harari, HOMO SAPIENS kitabında (ki kesin okumanız lazım) aslında insanların iki ayak üzerinde durmasının normal olmadığından bahseder. Ama inat bir yaratığız biz, ne yapalım. Sürekli inat ederek yaşıyoruz, başka türlü tutunamıyoruz ki hayata.

    Sizce o insanlar da nereden geldik sorusu yok muydu? Elbette ki vardı. Çok düşünemeseler de (en azından bizim kadar) bir yaradılış sorunsalı onlarda da vardı. Dik durmakla çok uğraşmadıkları zamanlarda kesin düşünmüşlerdir. Nereden geldik lan biz diye.

    HOMO ERECTUS hakkında bilgilerimiz gerçekten çok yeni, o yüzden fazla üzerinde durmadan direk daha beter bir mevzu olan HOMO NEANDERTAL'lere geçelim...

    HOMO NEANDERTAL

    Geldik mi asıl konuya, şimdi bu arkadaşların biz HOMO SAPIENS'lerle bir mutabakatı olmuş ki gen olarak çok yakınız. Kuzen sayılıyorlar... Hatta bazılarımızda hala bu genden var. Ozzy Osbourne'da da varmış. (keşke bende de olsaymış) Ama HOMO ERECTUS'tan farklı olarak bunlar ayakta durma olayını çözmüş ve daha çok düşünmeye başlamışlar. Nereden geldik lan biz?...

    Neandertal dediğimiz kişiliklerin bildiğiniz bir sosyal hayatı vardı. Modasından kendi mutfaklarına kadar. Ancak kayboldular. Gittiler...

    Çok uzatmayacağım, sadece düşünmüşler en azından başlamışlar...

    HOMO SAPIENS

    Oooo beybi!!! Şimdi bu arkadaşlar hem dik durup hem de sosyal hayatın dibine vurmuşlar. Ve asıl konumuz olan Annelik kavramını düşünmeye başlamışlar ve şöyle bir sonuca varmışlar. Son dönemlerinde erkek toplayıcı - avcı muhabettini bir kenara bırakıp, yerleşik düzene vermiş kendini. İş ev arası takılıyor arkadaş. O arada Nereden geldik lan biz? sorunsalı kafasını yormaya devam ediyor ve bir karara varıyor.

    "Eğer ben bir şey yaratıyor olsaydım kendim doğurabilirdim. Eeee ben doğuramıyorum, kadın doğurabiliyor, demek ki yaratıcı bir kadın..."

    Basit ama mantıklı bir düşünce şekli... İşte bu yüzden hep söylüyorum, Tanrı kelimesi aslında Tanrıça kelimesinden türetilmiş bir kelimedir diye. Sürekli tam tersini düşünmemizin nedenlerinden bir tanesi tek Tanrılı dinler.

    SÜMERLER

    Tarih Sümer'de Başlar, Samuel Noah Kramer. (Korkun lan NOAH'lardan)

    Müthiş bir kitaptır, en az Muazzez İlmiye Çığ, kitapları kadar güzeldir. Dünyada çok fazla Sümerolog olmadığından değil, her şeyi korkmadan yazabildikleri için güzeldir bir kere. Senin geçmişini sana özetliyor düşünsene... Bu arada, Anneler Günün kutlu olsun Muazzez İlmiye Çığ.

    O başta bahsettiğim kitabı da zaten Muazzez İlmiye Çığ Türkçe'ye çevirmiştir o ayrı bir mevzu.

    Şimdi Sümerler'de olay şekil almaya başlıyor. Bir Tanrıça Kültü oluşuyor. Aynı Sapienslerde olduğu gibi... Tarih Sümer'de neden başlıyor biliyor musunuz? Yazıyı buldular lan onlar. Daha evveline dair, GÖBEKLİ TEPE haricinde bilgimiz yok. Yazısız, okumadan, bilmeden bol işkembeden atmaya devam ediyoruz ya, Tanrıçalar kovalasın bizleri emi...

    NINMAH

    Ninmah tarihte bilinen ilk Tanrıçalardandır. Sümer ve Akad yazıtlarında adı bolca geçer. Bu bildiğimiz Kybele (Friglerde Tanrıça Cybele, hatırladığım kadarıyla Yunan Mitolojisinde de aynı isimde), Demeter, Artemis (Efes'in ana Tanrıçası), aynı klansmanda olan ama Anne Tanrıça olarak, bir yaratan simgesinin ilk şeklidir.

    Dedik ya Ana Tanrıça diye, hep bir doğurganlık hep bir yaratma. İnsanoğlu otomatik olarak "erkek değil kadın yaratıyor." demiş. Ta ki Mısırlılara kadar...

    Ninmah Mısırlıların resmen esiri olmuş. Yok edilmiş, Tanrıça sıfatındandan Tanrı haline geçiş yapmış. Nasıl mı? Anlatayım efendim...

    HİTİTLER

    Aslında bu başlığı MISIRLILAR diye bekliyordunuz değil mi? Hititler tarih sahnesinde pek ismi duyulmayan ama Mısırlılar'la gayet fazla (hatta evlilikli falan) ilişki içinde olan bir Anadolu Uygarlığıdır. Birgit Brandau, Hitit: Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu kitabında (Daha güzel bir isim verilemezdi), herşeyiyle anlattığı Hititler gerçekten Mısırlılara oranla daha gelişmiş bir medeniyet yaratmayı başarmışlardı. Öyle ki o bildiğiniz piramitler var ya, uzaylılar mı yaptı? yoksa böyle bir işçilik olmaz, olamaz dedikleriniz. Hah beni dinleyin aga, Hititlerde Tümülüs var. Ankara baştan aşağıya tümülüs lan. Hatta Anıtkabir'in kurulduğu yer rasathane olarak geçer ve bir tümülüstür. Konudan çok saptım özür dilerim....

    İşte bu Hititler'de Ana Tanrıça fikri çok yoğun bir şekilde yaşanırken, Mısırlılar bir şeyi keşfediyor... "Eee erkek olmadan çocuk olmuyormuş ki"... Özür dilerim ama Sıçtığımızın dayanağı olan, ilk bereket Tanrısı gün yüzüne çıkıyor. Priapos... Hani o koca pipili Tanrı figürü var ya hah işte o...

    Erkeğin tam domine olduğu tarih olarak, doğurmadan Tanrı olduğu zaman...

    Yapacak bir şey yok, Baba Tanrı kültü hayırlı olsun... Peşinden neler olmadı ki, bak daha Yunan Tanrı kültü var...

    Dayanacak gücünüz kaldıysa okumaya devam edin bakalım...

    YUNAN

    Ana Tanrıça kültünü Akad ve Sümerlere dayandırıp Mısırlılardan arak yaparak harmanlayan Yunan Mitolojisi'ne sıra geldi.

    Yunan'da olay farklı bir boyut kazanıyor. KRONOS var bir kere. Tüm çocuklarını Tanrı olmasınlar, onun krallığını, meşrutiyetini bölmesinler diye yemiş olm herif. Baya baya yutmuş. Aralarından bir tane cengaver çıkmış ki o kişinin adı RHEA (gene Anne farkettiniz değil mi?), Zeus'u almış yutmasın diye KRONOS'tan saklamış. KRONOS'a da taş yutturmuş, ZEUS bu diye. Tüm hikayeyi araştırıp bulup okuyun, benim anlatmak istediğim konu bu değil...

    Anne işte, canına daha fazla kıyamamış. Mitolojik bile olsa, karşı çıkmış kadın. Aslında aradığımız yaratan figürü olmuş da biz farkına varmamışız...

    RHEA herkesi doğurmuş, herkesi yaşatmış, hepimize ilham kaynağı olmuş resmen... Bildiğin ANNE yarısı... Hani şu aralar Türkçe'de amca baba yarısıdır diyoruz ya, aslında konu bildiğin çok farklı...

    Biz bizi doğuranı değil de, Ata Erkil bir toplum olma yolunda yürüyüp gitmişiz. Ama nedenleri var... Bildiklerimizin hepsi BÜYÜK İSKENDER ile başlıyor, biraz derin düşününce...

    Şu aralar internette sürekli dolanan "Anneler günü aslında Yunan Geleneğidir" hikayesini bir geçelim. Eğer Yunan geleneği ise kesin Demeter için düzenlenmiştir. Bereket Tanrıçası ya. Ona gelene kadar ne Tanrıçalar ve Tanrılar var...

    BÜYÜK İSKENDER

    Büyük iskender'in hayatını anlatmayacağım, sadece Tanrısallaşma düzeyinde büyük bir rolü olduğu için yazdım. Nasıl biz Annelerimizi unuttuk, işte bu en güzel örneklerinden bir tanesidir, BÜYÜK iskender...

    Olympia bunun Annesi... Kadın baya baya kocası olan II. Philip'le olan ilişkisini sevmediğinden gidiyor ZEUS'la beraber olup, Büyük İskender'i doğuruyor. (Mitoloji böyle diyor ben değil.) Mesele, bu olay değil... Gel zaman git zaman, Büyük İskender Efes'e kadar geliyor ve Artemis Tapınağının yıkıldığını öğrenip oraya tekrar bir tapınak yaptırmak istediğini söyleyip, para yardımında bulunmak istiyor...

    Çok gururlu olan Efes'liler, bu konuyu Büyük İskender'i kırmadan nasıl halledeceklerini düşünürken akıllarına süper bir fikir geliyor...

    Nasıl olur da bir Tanrı, başka bir yaratıcı için tapınak inşa edebilir ki?...

    Bence baya başarılı bir yanıt ama hata var... Bildiğin yan çizmiş Efes'liler. Kardeşim senin Ana Tanrıçan ve şehrinin simgesi, Artemis değil mi? Tamam kızdırma BÜYÜK enişteyi ama bu nedir aga?

    Neyse Tanrısallaşma süreci böyle başlıyor. Anneden, Babaya geçiş...

    HRİSTİYANLIK

    Dinlere girmeyecektim ama aklınızda bulunsun diye söylüyorum, özellikle hem ingizlice de hem latince de Yaratan dediğinizde, aklınıza neden bir erkek figürü geliyor? Bunun nedeni ni ben değil siz söyleyeceksiniz. Hassas olan bu konuya girmeden direk kapatıyorum...

    ROMA

    Roma hukukunu çok severim... Hala onlara dayalı bir hukuk sistemimiz varsa bİr şeyleri başarmışlar demektir. Ancak benim bahsedeceğim konu bu değil...

    İmparatorsan Tanrı olursun... Aga hepsi kendini TanrıLaştırmış ya la... Bildiğiniz yıkmışlar ortalığı. Ben imparatorsam, kesin Tanrı da olurum kafasıyla Büyük iskender tadında ellerinden geleni artlarına koymamışlar...

    Ama buraya bir not düşmek lazım, Annelerinin sözünde de çıkmamışlar. Çıkanlar ise ya o kadıncağızları öldürmüş ya da sürgüne yollamış...

    Roma tarihinde kadınlar, Anne olduktan sonra hep el üstünde tutulmuşlar... Neden sizce? Bir örneği de bizde... Hadi bakalım Osmanlı Tarihi'nde kadınlara bir göz atalım...

    OSMANLI

    Osmanlı'da kadınlar daha doğrusu Anneler, hep el üstünde tutulmuştur. Tamam bazen saçmalanmış hikayeler de vardır ama Annenin sözünden çıkılmazmış. O bahsettiğim taaa Romalılardan gelen Anne sevgisi var ya, hah ona (eğer bulabilirseniz) İsmail Tokalak'ın yazdığı Bizans Osmanlı Sentezi kitabından direk ulaşabilirsiniz. Bu arada adam yazmakla kalmamış, ağlatmış derler ya... Hah işte öyle bir kitap... Kütüphanenizde kesin olması gereken kitapların başında gelir. O derece yani...

    Osmanlı Annelerini siz benden daha iyi bilirsiniz. Şu aralar (maalesef) televizyon dizilerinde, çirkef, lanet ve safi pislik olarak anlatılan Anneler, sizce de öyle miydi? Ulan o Anneler olmasa o çok sevdiğiniz Osmanlı çöküyordu be! Her neyse, devam edelim...

    Mevzuyu alıp HOMO ERECTUS'tan buraya kadar getirdim. O Anneler neler yaptı o Osmanlı'da orası bizi ilgilendirmez... Söyleyeceğim tek şey, eğer o Anneler olmaaydı biz ne yapardık hiç bilmiyorum... Dönelim gene tarihsel konuya, TÜRKİYE'de annelik...

    TÜRKİYE

    Efendim muhabbetin sonuna geldik, TÜRKİYE'de kadınların, Annelerin önemi tekrarATATÜRK'le başlar. 1934 yılında, birçok (O gıpta ile baktığınız ülkelerden çok çooook önce) ülkeden önce Kadına seçme ve seçilme hakkı veren, Anneleri, tekrar hatırlatan, hatta Annesi ölürken yanında olamayan, o mavi gözlü DEV ile...

    Bir seferinde neden Türkiye'de ki kadınlar elinde olanların kıymetini bilmiyor demiştim kendi kendime... Sonra safi utandım kendimden, aslında Türkiye'de yaşayan kadınlar herşeyi biliyor sadece artık çok yorulduklarından seslerini çıkartamıyorlar... (En azından ben öyle düşünmek istiyorum)...

    SONUÇ

    Olay Ana Tanrıça Kültü'den nerelere geldi. Söyleyeceğim şu;

    Anneleri üzmeyin, inancınız beni ilgilendirmez ama Anne kültü her şeyin üzerinde, candır, sevgidir, bir tanedir lan onlar.

    Yazının burasına kadar okuyabildeyseniz ve Anneniz yanınızdaysa, hatrım için ona kocaman sarılın ve öpün... Çünkü onlarsız bir hayat gerçekten çekilmez...

    ANNELER GÜNÜNÜZ kutlu olsun minnoşlar... Çok seviyoruz sizleri, sakın bunu unutmayın...

    Kaş Kafası Not: Offf ben tekrar okurken nefret ettim hayatımdan... Öpüyorum sizleri...
    Bir de bunu nasıl İngilizce'ye çevireceğim lan ben... Gaza geldik yazdık ama aga bu çevirilir mi?